Kurumsal

Kurumsal

Duru Bulgur Perakendeci Dostlarını Ağırladı
Duru Bulgur Perakendeci Dostlarını Ağırladı
Duru Bulgur A.Ş. PERDER aracılığıyla 23-24 Eylül tarihleri arasında Konya-Karaman Tesis Gezisi düzenledi. Geziye İstanbul PERDER ve Konya PERDER üyelerinin yanı sıra, İstanbul’da bulunan perakendeciler katıldı.

Rehberler aracılığıyla Konya ve Karaman’daki tarihi güzellikler gezilirken, Konya’da Duru Bulgur A.Ş. tarafından verilen akşam yemeğinde konuşma yapan Duru Bulgur A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı İhsan Duru, Bulgurun tarihçesi ve bulgurun önemini, dünya pazarında bulgurun konumuna işaret ederken, bir zamanlar soframızdan eksik etmediğimiz eski dostumuz bulgurun bugünkü imajına değindi. İhsan Duru’nun konuşmasından sonra sözü alan Türkiye Perder Başkanı Selamet Aygün, bu güzel organizasyonu düzenledikleri için Duru Ailesine teşekkür etti.

Konya gezisinin ardından Karamanda bulunan Duru Bulgur Gıda A.Ş. fabrikası gezildi, bulgurun üretim süreci yerinde görüldü.

Birinci gün, Konya tarihi ve manevi atmosferin doruk noktası olan, Mevlana Türbesi, Alaaddin Camii ve Sille Köyü gezildi. Gezinin ardından Duru Bulgur A.Ş. tarafından düzenlenen akşam yemeğinde Konya’nın yöresel yemekleri sunulurken Duru Bulgur A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı, sektörle alakalı, Bulgur’un tarihçesini, pazardaki yeri ve önemini anlatan bilgiler verdi:

Eski Dostumuza Hak Ettiği Yeri Verelim, O’na Sahip Çıkalım!
Bulgur şu aralar diyetisyenler ve doktorlar tarafından çokça önerilmesine ve yurtdışında tüketiminin artmasına rağmen gerekli ilgiyi hem tüketici kanadından hem de ticari kanattan ülkemizde görmemektedir. 2010 Aralık Ayında Akademetre Firmasına yurt çapında 26 şehirde yaptırdığımız araştırma sonuçları ise bu ilgisizliğin nedenini kısmen de olsa göstermektedir.

Araştırmaya katılan kitlenin 95% i bulgurun doğal bir yiyecek olduğunu düşünmekte ve 85% i de bulgurun sağlıklı ve besin değeri yüksek bir gıda maddesi olduğunu kabul etmektedir. Buraya kadar her şey güzel, fakat araştırmaya katılanların 45% i bulguru fakir yemeği olarak görmektedir. 59% u bulgurun karnı şişirdiğini belirtmekle beraber 35% i bulguru misafirlerine ikram etmeyeceğini belirtmiştir. Evet bulguru misafirlerine ikram etmeyeceği bir gıda olarak gören bir kitle var. Peki bugüne nasıl gelindi? Misafire ikram edilmeye layık olarak görülmeyen bulgur kimdir, nedir?

Kullanım amacına göre, daha doğrusu yapılacak yemeğin niteliğine göre ince, orta ve iri taneli olarak, değirmenlerde öğütülüp hazır hale getirilir. İşte bu uzun işlemden geçen bulgur, Anadolu’da birbirinden leziz, birbirinden farklı hepsi de yüzyılların imbiğinden süzülerek gelmiş yemeklere dönüşür. Ziyafet sofralarının, düğün olsun cenaze olsun, akla gelebilecek pek çok törenin başköşesindeki yemekler yine bulgurdan yapılır. Onsuz bir Anadolu mutfağı düşünülemez bile!

İşte bizler, tarih boyunca bize eşlik eden eski dostumuzu, bugün yemeğe çoğu zaman çekinir ve yediğimizde ise en 2-3 tabak yediğimiz için oluşan şişkinliği de yine bulgurun kendisinden kaynaklandığını düşünür olduk.
Duru Bulgur olarak yıllardır; bulgurun imajını arttırmaya, hak ettiği yere yükseltmeye, Türk mutfaklarında hak ettiği yere ulaştırmaya gayret ediyoruz. Bu anlamda yıllar önce başladığımız “Bulgurun şehirleştirilmesi” projesi kapsamında bugüne kadar 1.500 noktada araçlı tattırım, 500 noktada araçsız tattırım çalışmaları yaptık. Bulgurun daha iyi tanıtılması amacı ile dağıttığımız kitapçıklarımız 250.000 e ulaştı. Bulguru ve Bulgur ile yapılan yüzlerce yemeği bir nebze tanıtabilmek adına, Selçuk Üniversitesi ile ortaklaşa bir proje gerçekleştirdik. 4 yılda tamamladığımız çalışmamız, bulguru ve bulgur ile yapılan 110 yemeği kapsamakta ve bulgurun sofralara katacağı zenginliği bizlere sunmaktadır.

İnsanların beğenisini kazanmak ve bulgura ilgiyi arttırmak amacı ile 10 çeşit bulgur hazırladık ve sizlerin desteği ile ürünlerimizi tüketicilere ulaştırdık. Bulgurun çeşidini pilavlık ve köftelikten çıkarıp, tüketicilerimizin beğenisine ve arzusuna uygun değişik boylarda farklı buğdaylardan yapılmış bulgurlar ürettik.
Her ne kadar kendi başımıza bulguru hak ettiği yere taşımaya çalışsak da bu bir tek bizim çalışmalarımızla olmamaktadır. Bizlerin sahip çıkmadığı bulgurun önemini bütün dünya yavaş yavaş anlamaya başlamıştır. Bugün Lübnan’da, İsveç’te, Fransa’da, Amerika’da, Arjantin’de ve Suriye’de bulgur fabrikaları var. Dünya bulgur ticaretinin 65%’ini tonaj bazında Amerika yönetmektedir. Bu gidişle yoğurt ve baklavadan sonra yabancılar da milli ürünümüzü sahiplenip, bizlere sunacaktır.

Unutmayalım ki bulgur; pirinç gibi yurt dışından döviz ile ithal edilmiyor. Hali hazırda Türkiye’deki 72 adet fabrikada, Türk emeği ile kendi Türk çiftçimizin alın teri ile ürettiği buğday işlenerek sizlerin raflarına geliyor. Pirinçten hiçbir eksiği yok, fazlası var. Glisemik endeksi düşük, lifi fazla, proteini bol, folik asiti yüksek ve b vitamini deposudur.

Sadece biz Duru Bulgur olarak 1500 çiftçiden buğday alıyoruz. Bu kaba hesapla 6.000 kişi demektir. Bir de bu konuyu yurt çapında düşününüz. Boş tarlalarımızın buğday başakları ile dolduğunu, çiftçimizin yüzünün güldüğünü düşleyiniz. Perakendeciler ile Üreticiler Bir Elmanın İki Yarısı Gibidir! İhsan Duru’nun konuşmasının ardından sözü alan Türkiye Perder Başkanı Selamet Aygün , Duru Bulgur’a düzenlemiş oldukları geziden dolayı teşekkür ederken, perakendeciler ve üreticilerin bir elmanın iki yarısı gibi olduklarını vurguladı. 2011-2012 kış sezonunu Duru Bulgur tesis gezisiyle açtıklarını,26-27 Nisan YZB’yi gerçekleştireceklerini ve Anadolu’da PERDER sohbetlerine devam edeceklerini ifade etti.

İkinci gün Konya’da tarihin en eski kalıntılarının bulunduğu Çatalhöyük yerleşim yeri, Karaman’da ise Hatuniye Medresesi gezildi. Gezinin ardından Duru Bulgur ziyaretçileri, merkezi Karaman’da bulunan Duru Bulgur’un fabrikasında ağırlandı ve Bulgur’un hikâyesi Duru Bulgur Yönetim Kurulu Üyesi Ziya Duru tarafından anlatıldı. Yeni çıkarılan Vital ürünlerin tanıtımı da yapan Ziya Duru konuşmasında şu sözlere yer verdi:
Bulgur, Bakliyat Derken Şimdi de Organik Tarım ve Hayvancılık

“1935 yılında dedem Ziya Duru tarafından temelleri atılan tesisimiz 90’lı yıllarda bakliyat paketlemeye başladı. Daha sonra Duru Çiftlik A.Ş olarak organik süt ve et üretimine başladık. 25 ülkeye ihracat yapıyoruz. Bugün Türkiye’nin toplam bulgur üretimi 1 milyon ton. 600 bin ton evlerde üretilirken 400 bin tonda tesislerde üretiliyor. Yeni Vital ürünlerimizle yurt dışında geleneksel yemek pişirme alışkanlığından uzak, mikrodalga kullanımı yoğun olan halklara bulguru tanıtarak yeni pazarlar geliştireceğiz. Ziya Duru’nun konuşmasının ardın fabrika gezisi yapıldı ve misafirlere yöresel yemeklerle birlikte Bulgur pilavı ikram edildi.

Araştırmaya katılan kitlenin 95% i bulgurun doğal bir yiyecek olduğunu düşünmekte ve 85% i de bulgurun sağlıklı ve besin değeri yüksek bir gıda maddesi olduğunu kabul etmektedir. Buraya kadar her şey güzel, fakat araştırmaya katılanların 45% i bulguru fakir yemeği olarak görmektedir. 59% u bulgurun karnı şişirdiğini belirtmekle beraber 35% i bulguru misafirlerine ikram etmeyeceğini belirtmiştir. Evet bulguru misafirlerine ikram etmeyeceği bir gıda olarak gören bir kitle var. Peki bugüne nasıl gelindi? Misafire ikram edilmeye layık olarak görülmeyen bulgur kimdir, nedir?

Kullanım amacına göre, daha doğrusu yapılacak yemeğin niteliğine göre ince, orta ve iri taneli olarak, değirmenlerde öğütülüp hazır hale getirilir. İşte bu uzun işlemden geçen bulgur, Anadolu’da birbirinden leziz, birbirinden farklı hepsi de yüzyılların imbiğinden süzülerek gelmiş yemeklere dönüşür. Ziyafet sofralarının, düğün olsun cenaze olsun, akla gelebilecek pek çok törenin başköşesindeki yemekler yine bulgurdan yapılır.
Onsuz bir Anadolu mutfağı düşünülemez bile!

İşte bizler, tarih boyunca bize eşlik eden eski dostumuzu, bugün yemeğe çoğu zaman çekinir ve yediğimizde ise en 2-3 tabak yediğimiz için oluşan şişkinliği de yine bulgurun kendisinden kaynaklandığını düşünür olduk. Duru Bulgur olarak yıllardır; bulgurun imajını arttırmaya, hak ettiği yere yükseltmeye, Türk mutfaklarında hak ettiği yere ulaştırmaya gayret ediyoruz. Bu anlamda yıllar önce başladığımız “Bulgurun şehirleştirilmesi” projesi kapsamında bugüne kadar 1.500 noktada araçlı tattırım, 500 noktada araçsız tattırım çalışmaları yaptık. Bulgurun daha iyi tanıtılması amacı ile dağıttığımız kitapçıklarımız 250.000 e ulaştı. Bulguru ve Bulgur ile yapılan yüzlerce yemeği bir nebze tanıtabilmek adına, Selçuk Üniversitesi ile ortaklaşa bir proje gerçekleştirdik. 4 yılda tamamladığımız çalışmamız, bulguru ve bulgur ile yapılan 110 yemeği kapsamakta ve bulgurun sofralara katacağı zenginliği bizlere sunmaktadır.

İnsanların beğenisini kazanmak ve bulgura ilgiyi arttırmak amacı ile 10 çeşit bulgur hazırladık ve sizlerin desteği ile ürünlerimizi tüketicilere ulaştırdık. Bulgurun çeşidini pilavlık ve köftelikten çıkarıp, tüketici-lerimizin beğenisine ve arzusuna uygun değişik boylarda farklı buğdaylardan yapılmış bulgurlar ürettik.
Her ne kadar kendi başımıza bulguru hak ettiği yere taşımaya çalışsak da bu bir tek bizim çalışmalarımızla olmamaktadır. Bizlerin sahip çıkmadığı bulgurun önemini bütün dünya yavaş yavaş anlamaya başlamıştır. Bugün Lübnan’da, İsveç’te, Fransa’da, Amerika’da, Arjantin’de ve Suriye’de bulgur fabrikaları var. Dünya bulgur ticaretinin 65%’ini tonaj bazında Amerika yönetmektedir. Bu gidişle yoğurt ve baklavadan sonra yabancılar da milli ürünümüzü sahiplenip, bizlere sunacaktır.

Unutmayalım ki bulgur; pirinç gibi yurt dışından döviz ile ithal edilmiyor. Hali hazırda Türkiye’deki 72 adet fabrikada, Türk emeği ile kendi Türk çiftçimizin alın teri ile ürettiği buğday işlenerek sizlerin raflarına geliyor. Pirinçten hiçbir eksiği yok, fazlası var. Glisemik endeksi düşük, lifi fazla, proteini bol, folik asiti yüksek ve b vitamini deposudur.

Sadece biz Duru Bulgur olarak 1500 çiftçiden buğday alıyoruz. Bu kaba hesapla 6.000 kişi demektir. Bir de bu konuyu yurt çapında düşününüz. Boş tarlalarımızın buğday başakları ile dolduğunu, çiftçimizin yüzünün güldüğünü düşleyiniz.

Perakendeciler ile Üreticiler Bir Elmanın İki Yarısı Gibidir!

İhsan Duru’nun konuşmasının ardından sözü alan Türkiye Perder Başkanı Selamet Aygün , Duru Bulgur’a düzenlemiş oldukları geziden dolayı teşekkür ederken, perakendeciler ve üreticilerin bir elmanın iki yarısı gibi olduklarını vurguladı. 2011-2012 kış sezonunu Duru Bulgur tesis gezisiyle açtıklarını,26-27 Nisan YZB’yi gerçekleştireceklerini ve Anadolu’da PERDER sohbetlerine devam edeceklerini ifade etti.
İkinci gün Konya’da tarihin en eski kalıntılarının bulunduğu Çatalhöyük yerleşim yeri, Karaman’da ise Hatuniye Medresesi gezildi.

Gezinin ardından Duru Bulgur ziyaretçileri, merkezi Karaman’da bulunan Duru Bulgur’un fabrikasında ağırlandı ve Bulgur’un hikâyesi Duru Bulgur Yönetim Kurulu Üyesi Ziya Duru tarafından anlatıldı. Yeni çıkarılan Vital ürünlerin tanıtımı da yapan Ziya Duru konuşmasında şu sözlere yer verdi:
Bulgur, Bakliyat Derken Şimdi de Organik Tarım ve Hayvancılık
“1935 yılında dedem Ziya Duru tarafından temelleri atılan tesisimiz 90’lı yıllarda bakliyat paketlemeye başladı. Daha sonra Duru Çiftlik A.Ş olarak organik süt ve et üretimine başladık. 25 ülkeye ihracat yapıyoruz.

Bugün Türkiye’nin toplam bulgur üretimi 1 milyon ton. 600 bin ton evlerde üretilirken 400 bin tonda tesislerde üretiliyor. Yeni Vital ürünlerimizle yurt dışında geleneksel yemek pişirme alışkanlığından uzak, mikrodalga kullanımı yoğun olan halklara bulguru tanıtarak yeni pazarlar geliştireceğiz.”

Ziya Duru’nun konuşmasının ardın fabrika gezisi yapıldı ve misafirlere yöresel yemeklerle birlikte Bulgur pilavı ikram edildi.

24 Eylül 2011 Cumartesi

Diğer Haberler